Ebru Sergisi Macerası ve bir Cuma akşamı
Geçen hafta Nisan'la Cuma akşamı için ebru sergisine gitmeyi planladık. Nisan Arkadaş kitabevinin aylık çıkardığı kültür-sanat rehberinde gördüğü bir ebru sergisinden bahsetti. Maceramız böyle başladı. Cuma sabahı serginin kaça kadar açık olduğunu öğrenmeye çalışırken o serginin aslında bir hafta sonra başlayacağını öğrenmemiz bizi yıldırmadı, başka bir ebru sergisi daha bulduk.Nenehatunun en başlarında bir yerlerde Çanka restoranın içinde bir ebru kursunun sergisi. Hem restoranda olduğu için nispeten daha geç saatlere( 8-9'a) kadar açık olacaktı, sevindik rahat yetişiriz diye.
Akşam 7.30 gibi buluşmayı kararlaştırdık. Ben öğleden sonra işten izinli olduğumdan, saat 4 gibi Ankamall'e gittim, klasik mağaza ziyaretleri (Park Bravo, İpekyol, Koton, Journey, Polo Garage) yanında birkaç mağazaya daha bakındım.Kendime Koton'dan ve Journey'den birer bluz aldım. Daha sonra Ankamall'den çıkıp Cuma akşamının o korkunç trafiğinde yaşadığımız zorlu yolculuğun ardından neyseki sağ salim Çanka restoranı bulduk.
Çanka Restoran dışardan hos görünüyor.3 katlı. Her katı ayrı bir restoranmış gibi hizmet veriyor anladığım kadarıyla.Serginin 3.katta olduğunu girişteki afişten gördük,3.kata doğru çıkmaya başladık. İkinci kat oldukça şık görünüyordu. İçerde canlı müzik vardı. 3.katın girişinde ise ağzına kadar dolu bir vestiyer ve kapıda turkuaz elbiseli bir bayan ve turkuaz kıravat&mendilli bir bay bizi karşıladı.İçerde ebruların altında oturan kalabalıktan ve kapıda gördüğümüz çiftten sonra sadece birbirimize baktık ve güldük. İçeride bir nişan kutlaması vardı.Kısa bir süre kapıda durup ebrulara ağlamaklı bir şekilde baktıktan sonra aşağı inmekten başka bir seçeneğimiz olmadığı konusunda anlaştık.Bunun üzerine kızlarla biryere gidip oturmaya karar verdik. Arjantin Caddesine dolaylarında bir süre park yeri aradıktan sonra ara sokaklardan birinde park yeri bulduk. Önüne park ettiğimiz dükkan benim uzun süredir merak ettiğim Gift & Gourmet House'miş.Saat akşam 9.30-10.00 dolaylarında olduğundan çoktan kapanmıştı. Ama böylece en azından yerini öğrenmiş oldum. Daha sonra yağmurlu bir Ankara akşamında dört kız keyifli bir akşam için Kuki Hause'a doğru yürüdük.
Kuki Hause her zamanki gibi oldukça kalabalıktı, bir süre kapı girişinde balkonvari bölümdeki masalarda oturduktan sonra önce kapının iç tarafındaki masaya, sonra da asıl yerimiz olacak kenar masalardan birine transfer olduk ve siparişlerimizi verdik. Her zamanki gibi konudan konuya atladık; Çekingenlik, girişgenlik, çekingenliklerimizi yenmek, ve tabi ki erkekler, konunun bir şekilde erkeklere geliyor olması :) Oldukça keyifli bir sohbetti. Benim küçük tiramisumun minicicik gelmesi bile o akşam tadımı kaçıramadı. Baileys Capuccino aldım yanında, ama normal capuccino ile arasında hiç bir fark yoktu. Tiramisu vasat,kahvenin kendisi orta ama sunumu güzeldi. Elvan'ın aldığı "Şemsettin Usta Tatlısı" oldukça başarılıydı. Buranın klasik tadlarından olan bu tatlıya kek görümlü sufle diyebiliriz. İçinden sıcacık çikolata akan birşeyin güzel olmaması mümkün mü? 'Kuki Hause'ın masalarını pek beğenmedik, daha zevkli, özenli olabilirdi. Adı Kuki olduğundan ortaya minik bir kuki tabağı gelebilirdi, ya da menü de farklı kukiler olabilirdi. Genel olarak yemek,servis,ortam bence ortanın üstünde değildi.
Dışarı çıktığımızda kar başlamıştı bile, güzel bir Cuma akşamının ardından, yavaş yavaş yağan karı pencereden izleyerek eve geldim (arabayı Elvan kullanıyordu tabi:)). Kar öyle güzel yağıyordu ki, evde de bir süre pencere kenarına oturup izlemeye devam ettim...
Zuhal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder