Ayrı eve çıkmalı mı?
30’lu yaşların başındayım..Ailemle yaşıyorum, uslu, akıllı, hanım çocuk olma durumuna devam...Çok ilginç şeyler keşfediyorum kendimle ilgili: Mesela ailem çok rahat, hoşgörülü olmasına karşın, “move” edemiyorum..Sanki çepeçevre bir ağ ile bağlanmışım, hapisim ve çıkamıyorum..Adım atamıyorum, yaşamın içine giremiyorum bir türlü..Yaşama akmak, spontane olmak, sıradan olmak, sıradan ihtiyaçlarını gidermek,”başkaları gibi olmak”, kendi kararlarını vermek, ve kendine hata yapabilme hoşgörüsünü göstermek korkutuyor..Şunları söylüyorum kendime; ya para yetmezse, peki ya komşular ne der, şu üzülür, bu kırılır, ya depresyona girersem yalnız oturup evde vs vs.. Ama aslında bahaneler buluyorum kendime..ve ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmedikçe de “çocuk” olma, sorumluluk almama, hayatımdaki şeyler için başkalarını suçlama, mızlayıp durma modundan çıkamıyorum..İçimdeki çocuk, büyümekten korkuyor, kolaya kaçıyor, çocuk olarak kalmaya devam etmek istiyor, başkaları onun yerine kararlar alsın, hayatını idame ettirsin..Hem böyle çok da “özel” bir durumda, kalede yalnız başına oturan prenses gibi..Uzaklardan başkalarını izleyip, imreniyor, uzak ve izole..ama “özel”...Oysa büyüyüp “normal” insanlar gibi yaşamayı, hayata akmayı öğrenmesi lazım..
5 yıl sonrasını düşünüyorum...Kendi ihtiyaçlarını pek düşünmeden(bunların ne olduğunu da zaten pek bilmiyor), çevre ve ailesi tarafından onaylanmış biriyle evlenmiş, beklendiği gibi çocuk sahibi olmuş, iyi eş, iyi anne, iyi ev kadını olmuş biri..10 yıl sonrasını düşünüyorum; içindeki boşlukları farketmeye başlamış, iyi eş, iyi anne olmanın o boşluğu doldurmadığının farkına varmaya başlamış, çaresiz, yapacağını bilemez bir halde, geçmişe bakıyor,debeleniyor...15 yıl sonrasını düşünüyorum; değişiklikler için artık çok geç olduğu, başkalarının “uygun” gördüğü bir hayatı kabul edip devam etmekten başka çare bulamayan, kabullenmiş bir kadın...Bakıyorum çevremdeki pekçok kadın bu durumda; sorgulamadan, büyümeden, kendini tanımadan, başkalarının beklentilerini, öğretileni yaşamış, bir anlamda “başkalarının” hayatını yaşayan insanlar topluluğu..Böyle olmak istemiyorum..15 yıl sonra geriye dönüp “yazık olmuş” demek ve hayatımın sadece bir “boşluk” olmasını istemiyorum...
5 yıl sonrasını düşünüyorum...Kendi ihtiyaçlarını pek düşünmeden(bunların ne olduğunu da zaten pek bilmiyor), çevre ve ailesi tarafından onaylanmış biriyle evlenmiş, beklendiği gibi çocuk sahibi olmuş, iyi eş, iyi anne, iyi ev kadını olmuş biri..10 yıl sonrasını düşünüyorum; içindeki boşlukları farketmeye başlamış, iyi eş, iyi anne olmanın o boşluğu doldurmadığının farkına varmaya başlamış, çaresiz, yapacağını bilemez bir halde, geçmişe bakıyor,debeleniyor...15 yıl sonrasını düşünüyorum; değişiklikler için artık çok geç olduğu, başkalarının “uygun” gördüğü bir hayatı kabul edip devam etmekten başka çare bulamayan, kabullenmiş bir kadın...Bakıyorum çevremdeki pekçok kadın bu durumda; sorgulamadan, büyümeden, kendini tanımadan, başkalarının beklentilerini, öğretileni yaşamış, bir anlamda “başkalarının” hayatını yaşayan insanlar topluluğu..Böyle olmak istemiyorum..15 yıl sonra geriye dönüp “yazık olmuş” demek ve hayatımın sadece bir “boşluk” olmasını istemiyorum...
CEREN
8 yorum:
Umarım son cümleleri, hiç birimiz söylemeyeyiz. Ailemiz bizim için bulunmaz veya bir daha bulamaycağımız desteğimiz, onlardan vazgeçmek gibi bir lüksümüz yok. Ama ne olursa olsun ailemiz bizi hep sevecektir, ilk yardıma ihtiyacımız olduğunda da yardıma koşacaktır. Çevredekiler düşünme desem? yapabilecek misin? Bu biraz kişisel bir durum, yani demekle de olmayacaktır. Ev konusunda iyi yanlar ve kötü yanlar var. Kendi evin olması iyi, kendi özel alanın, kimsenin birşey söylemesi değil var olmadığı özel bir alan... Ama tek başına kalmanın iki yan etkisi var bence, birincisi yalnız kalmak, bunu dert etmemeyi kolay öğreniyor insan.. ikincisi ise bu yalnızlığa alışmak, bir daha birileri ile ortak yaşama girmekte zorlanmak.. İki ucu .. eğnek dediklerinden yani.. Ama yine de değer, nasıl olsa ailenin yanın geri dönmek gibi bir şansın var :)) Aile bu hatalarımızı kompanse edebiliyorlar, tabi buna hata denir ise ...
Yalnız yaşayabilmek büyük bir lüks, büyük bir beceri. İçinden geleni yapmaklazım. Aile her koşulda yanımızda zaten. Hem 15 yıl sonrası için şimdiden hayıflanma da:) Benim 15 yıl oldu. Oh iyi ki yalnız yaşamışım diyorum. Ailem mi? Hep yanıbaşımdaydılar sıkışınca. Hem beni doğuranlar hem benim kurduğum aile:)
Merhaba,
fikrini paylastıgın icin tesekkurler..yalnız yasamanin avantajlari var, kendini tanimak, sinirlarini tanimak gibi..Ama yine de korkutuyor..ya hata ise?
Senin hatan olmayacak mı o da:) Denemeden bilemezsin ki... Düşmeden kalkamazsın ki...
Bir film vardı, sliding the doors, orada kadının kaçırdığı bir metro ile hayatının ne kadar değişeceği anlatılıyordu. Ki bu sadece bir kavşaktı, bizim hayatımızda ise o kavşak hergün olmuyor mu :)) Bunu yola girmeden, o kaçşaktan dönmeden bilemiyoruz malesef..
Bir de bir filmde duymuştum, çok hoşma gitmişt.. İleride pişman olacaksam yapamadıklarımdan dolayı değil yaptıklarımdan dolayı duymak isterim..
Anne babanla arandali o güçlü bağı kırmak kolay değil..İnsanları üzmek, sanki senden bekleneni yapmıyormuşsun gibi bir vicdan azabı..
20 yaşında farklı bir şehirde okumak için evimden ayrıldım. önce kredi yurtlar kurumu 3-4 ay, ardından ev arkadaşı ve ev hayatı. 3 yılın ardından okulu bitirip yeniden ailemin yanına döndüğümde kendimi oraya ait hissedemedim, özgür yaşamanın getirdiği bir alışkanlık nedeniyle olsa gerek. Son yeniden bir maceraya atılıp İstanbul'a yerleştim. Bir süre Taksim'da -ki hayatın en canlı yerinde- oturdum ev arkadaşımla birlikte. Sonra Bakırköy'e taşındım. bir kaç ay sonra da askerliğimi yapmak için ayrıldım. Askerlik dönüşü yeniden Bakırköy ve aynı ev. Fakat bu kez tek başına! Aylardır tek başına yaşıyorum. Bir çok insanın yapmak istediği bir şey bu. Ama öyle bir an geliyor ki.. Birlikte yemek yiyeceğin, gece geç saatlere kadar muhabbet edebileceğin ya da ne bileyim bir şeyler paylaşabileceğin bir insana öyle çok ihtiyaç duyuyor ki insan, bunu anlatmak imkansız gerçekten. Aileden ayrı yaşamak farklı bir olay. Çok samimi olduğun bir arkadaşınla ya da herhangi biriyle hayatını paylaşıyorsun adeta, en azından bu şekilde olduğunda, imkanlarında el veriyorsa insan mutlaka aileden ayrı yaşamalı.. Kendi gelişimi ve özgürlüğü adına. Şu benim tek sıkıntım yalnız yaşamak. Bunun dışında her şey güzel :) Bir de şu var: Yap-a-madıklarım ötürü hiç bir pişmanlığım yoktur. Sizin de olmamalı..
Selam, düşüncelerinizi yaklaşık 3,5 yıl sonra okuyorum. aileden ayrı yaşamak konusunda internette tarama yaparak buldum sayfanızı. çünkü ben de bunu istiyorum. aynen sizin gibi 30 lu yaşlara yaklaştığım şu yıllarda ben de hayatımın ilk yıllarında şefkat bağı olan o bağlar artık boynumda zincirlere dönüşmüş durumda, ben de kendi kararlarımı almak kendi hayallerimi kurmak istiyorum. yapacağım bir hareket söyleyeceğim bir söz için birilerinin onayını almak zorunluluğundan ya da onayını yitirmek korkusundan sıyrılmak istiyorum. Bilmiyorum 3,5 yıl önceki hayatınızla bugün arasında neler yaşadınız? Ama artık ben de 5 yıl 10 yıl sonrası için endişelenmeye başladım.
Yorum Gönder