3 Nisan 2007 Salı

Bitmeyen Ankara-İstanbul İkilemi



İstanbul'u çok seviyorum, her İstanbul'a gidişimde hayıflanıyorum ben niye bu şehirde yaşamıyorum diye, boğaza karşı balık yerken, çay içerken, İstiklal Caddesi'nde dolaşırken hep orada olmak istediğimi hissediyorum. Ankara'dan çok sıkıldım, geldiğimden beri hiç sevemediğim bu sıkıcı, gri, kasvetli şehirde 10 yıl geçti gitti. Ama İstanbul'da yaşayacak cesareti de hiç bulamadım kendimde. Bir kaç günlük iş gezileri bile ne kadar zor bir şehir olduğunu gösterdi İstanbul'un. Ankara'da işe gidişim 10 dakika sürerken, İstanbul'da akşam işten çıkıp otele giderken geçen 2 saat beni "Ankara'nın da yaşanılabilir bir şehir" olduğu konusunda ikna etmeye yetti. Sabahları işe gitmek için sabah 7'de servise binince, serviste uyuklarken kafamda "Ankara da güzel bir şehir aslında" düşünceleri ağırlaştı, yoğunlaştı her seferinde.


Ankara'da bile günler yetmiyor bana, her akşam uyumadan önce yetiştiremediklerimi düşünüyorum sürekli. Hal böyleyken İstanbul'da her gün 3-4 saatimi yollarda harcamaya kıyamıyorum. Tabi bunun yanında güvenlik sorunları da var. İstanbul'da her an başıma birşey gelecek, çantam çalınacak, bomba patlayacak...vs gibi hissediyorum. Çantama sarılarak dolaşıyorum. Geçen sene 3 gün İstanbul'da kaldıktan sonra Roma'ya gitmiştim. Hırsızlığın ünlü olduğu Roma'da bile rahatlamış, 'bir oh çekmiştim', meğer ne çok gerilmişim İstanbul'da...


Bu Ankara-İstanbul ikilemini son 5 yıldır yaşıyorum, ve her geçen yıl beni hiç sevemediğim Ankara'ya daha da bir yerleştiriyor. Bağlarım, kaybedeceklerim artıyor. Ve bu İstanbul gerçekleri de, benim Ankara'ya hissettiklerim de hiç değişmiyor...


Türkiye'de başka bir şehir alternatifi benim işim için neredeyse imkansız. Yurtdışında da uzun süreli yaşamak istemiyorum, 6 aylık bir tecrübem var, o bana yetti, belki 1-2 yıl daha olabilir ama daha fazlasını istemiyorum. Ne yapmalı bilmiyorum, Ankara'da kalıp hayıflanmalara devam mı? Herşeyi göze alıp İstanbul'u denemeli mi?


Nerden mi çıktı bu İstanbul konusu? Öncelikle önceki gün yağmurlu, gri bir 'Ankara Pazar'ında önce Ankamall, sonra Arcadium'a gittikten sonra içime fenalık bastı ve yine aynı şeyleri sorgulattı bana. Bir de yarın İstanbula gidiyorum. 4 gün ordayım... Bakalım bu sefer nasıl etkileyecek beni İstanbul?


Bekle beni İstanbul, geliyorum!!!
Zuhal

1 yorum:

Adsız dedi ki...

4 gün mü sadece ?? Bu kadarcık kalarak İstanbulu öğrenemezsin. Sibelin kahvesi kalktı geldi, gerçi onun geldiği daha küçük bir yer ama yine de en iyi o biliyor sanırım neler çektiğini ...